• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

Üyelik aidatlarınızı ve bağışlarınızı dernek merkezimize, ilçe ve köy temsilcilerimize iletebileceğiniz gibi internet üzerinden Havale ve EFT yöntemi ile de gerçekleştirebilirsiniz. 

Ziraat Bankası Hesap Numarası : 461-59544636-5001

IBAN : TR57 0001 0004 6159 5446 3650 01


Düğünlerimizde, hediyelik tabak,bardak gibi cam eşyalar yerine, düğün sahibine zarf içerisinde para verilmesinin daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu konuda daha duyarlı olmanızı rica ederiz.


Bizi Takip Edin
Konya Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 41,7855   41,8608
EURO 48,8859   48,9739
Özlü Sözler
Kibir,bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzebilir,ne uçulabilir. (Hacı Bayram-ı Veli)
Reklam
Son Ziyaretçi Yorumları
Ali DÖNER
2013-2015 Yılları arasında Büyükoba köyünde öğretmen olarak görev yaptım. Bu kısa sürede çok güzel insanlarla tanıştım. Çok güzel anılarım oldu. Köydeki birlik ve beraberliğin daim olması temennisiyle herkese selamlar. Emeği geçenlere de teşekkürler. Sizleri unutmayacağım.

Mehmet Yılmaz
Web sitemizi duymuştum, yalnız bir an olsun ziyaret etmek nasip olmadı, çok güzel olmuş. Emeği geçen herkese teşekkür ederim..

Ahmet AVCU
Ilgınlı ve soyismi İNAL olan rahmetli polis memuru arkadaşım Yusuf İNAL'ın ailesine ulaşmak istiyorum. Arkadaşımı 20 yıl önce trafik kazasında kaybetmiştik. Babası 90 lı yıllarda Isparta Yalvaç'ta metoroloji müdürüydü. Hangi köyden olduklarını bilmediğim için yardımınızı rica ediyorum. Şimdiden teşekkürler.


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Ziyaretçi Sayacı
Bugün: 19
Dün: 151
Toplam: 6351
İnsan Memleketini Neden Sever...

Vizontele filminde Altan Erkekli' nin, oynadığı belediye başkanı rolünü hatırlayan var ise eğer, memleketi için bir şeyler yapmaya çalışan dürüst ve çalışkan başkanın balkon konuşması köyüme her gidişimde istisnasız olarak aklıma gelen değerli hatıralardan birisidir.

Başkan o konuşmasında hemşehrilerine hitaben, "İnsan memleketini neden sever ? " sorusuna inanılmaz güzel bir cevap veriyor.  

https://www.youtube.com/watch?v=imI4wWWtgTY

Bir insanın köyünün olması, dönüp dolaşıp gideceği bir yerin olması demektir. Şehir hayatının kalabalığından, zorluklarından, alış veriş merkezlerinden ve her geçen gün azalan örf ve adetlerimizden, karşı komşumuzun bile kapısını çalacak vaktimiz olmayışından, faturalar, kredi kartı borçları, mesailer ve her gün trafikte geçen ama aslında insan ömründen akıp giden boş zamanlardan, kariyer hedeflerinden, emeklilik hayallerinden, ömrünün en sağlıklı ve en verimli dönemlerini kapitalizme kurban verdiğinde ve yaşlılığında, ancak ulaştığı ekonomik özgürlüğünü bu seferde kaybettiği sağlığı için hastane köşelerinde yada daha kötüsü yatağında geçirmek zorunda kaldığında, çocuklarına yada torunlarına anlattığı çok eski hatıralarda kalan doğal yaşam alanları olmaktan çıkaran ve bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden birisidir köyünün olması. 

Şimdi aslında çok uzunmuş gibi görünen ama şahsımda daha da uzatabileceğim yukarıdaki etkenlerden dolayı günümüz hayat koşullarına isyankar bir profil çizdiğim düşünülmesin lütfen. Yaşamak zorunda olduğumuz şehir hayatından bir kaçış dır köylerimiz. Toprağa hürmet, Atasına saygı ve nereden gelip nereye gideceğimizi unutmadığımızın ifadesidir. 

Uzun zamandır sağlık ve ilaç sektöründe çalışan birisi olarak şahit olduğum sayısız vakada hekimlerimizin en kolay yazdıkları ama kullanılan ilaçlarla tedavi edilemeyen en büyük rahatsızlıklardan biriside strestir. Bununla birlikte orta yaşın üzerinde başımıza gelmesi muhtemel olan bir çok rahatsızlık daha sayabiliriz aslına bakarsanız. Diyabet, Kolesterol, Tansiyon vb...

Şehir hayatının tetiklediği stres, orta ve uzun dönemde bağışıklık sisteminin çökmesine ve beraberinde kanser olmak üzere bir çok hastalığın ortaya çıkmasına sebep aslında. Belkide çevrenizde duyduğunuz yada şahit olduğunuz şeylerden biriside şu olmuştur, " adam yada kadın, inandı, savaştı ve kanseri yendi. " İşte insanın inancını ve savaşma azmini bitiren stres maalesef günüzüde en yaygın şehir hastalıklarından birisi konumunda. Artık baş ağrısı şikâyetiyle giden birisine bile ağrı kesicinin yanında anti depresan verilir hale geliyoruz. Ve daha da kötüsü eğitim seviyesi yüksek olan kişiler anti depresanları doktor tavsiyesinden çok kendi kendilerine koydukları teşhis ve yakın çevresinin önerisi ile kullanmaya başlıyorlar. 

Topraktan ve kendi köklerinden uzaklaşan ve şehir hayatında oradan oraya savrulan insan oğlu, sonunda sentetik ürünler olmadan yaşayamaz hale geliyor maalesef.

İşte sentetik ihtiyacı olmadan yaşamanın adresidir köy. 

Ülke olarak yüz yıldan daha uzun süredir sistemli olarak, aslımızdan ve toprağımızdan uzaklaştırılmaya çalışıyoruz. Üreten değil borçlanan ve tüketen bir toplum olmak ve buğdayımızı bile ithal etmek zorunda kalmaya başlayan bir ülkeye olmaya doğru sürükleniyoruz.

Başkalaşanların kurduğu sistem gereği şehir hayatlarında 60 yaşına kadar köle gibi çalışıp emekli olmaya ve bu süre içerisinde de sürekli olarak tüketip borçlandırılmaya çalışırken, köyde yaşayan akrabalarımız,dedelerimiz yada babalarımızı hasılatın üretim maliyetini karşılamadığı, sözde çiftçiyi kredi ve  faizle desteklerken ( borçlandırırken ), ithalatın önünü açarak, köylümüzü kendi tarlasından çıkamayacak hale getirdiği için artık terk edilmeye başlayan köylerimiz ve toprağımız bizim asıl ihtiyacımız olan şey aslında. 

Günümüzde Sosyal ve ekonomik olarak belirli bir seviyenin üzerinde yaşayabilmenin tek adresi olarak şehir hayatı göze çarpmaktadır. Artan nüfus ve eğitim seviyesi ile insanlar artık kendi şehirlerinden ve hatta ülkelerinden bile daha uzaklarda çalışmaya ve yaşamaya devam etmektedir. Elbette ki bütün bunlara bir itirazımız yok. Ülken için çalışacaksan bu memleketin her karış toprağı kutsaldır aslında.

Bütün bu gerçekler ışığında tek gayemiz, çocukken şarkılarda öğrettikleri gibi olmasın. “İşte bir köy var uzakta, gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür.”

Köyümüze gitmeli, toprağımıza, değerlerimize, akrabalarımıza ve bizi bu günlere getirmek için ömrünü köyümüzde geçirip, köy mezarlığında yatan Atalarımıza hürmeten, kapılar kapanmamalı ve toprak damlarımız bakımsızlıktan toprağa karışmamalıdır.

Son zamanlarda emekli olan büyüklerimizin ata yurdunu sahip çıktığını görmek, emeklilerimizin doğduğu toprakları yeniden işlemeye başladığına şahit olmak o kadar emsalsiz bir duygu ki, bu durum karşısında kelimelerim aciz kalıyor.

Bundan yedi yıl önce değerli büyüklerimizin kurduğu derneğimiz, yıllardır herkesin hasret olduğu birliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini sergiliyor. Derneğimizin ilk kurulduğu yılda başlattığı ve geleneksel hale gelen iftar yemeklerine katılım oranındaki artış, büyüklerimizin ne kadar hayırlı bir işe vesile olduğunu gösteriyor.

Değerli başkanımızın vizyonu, köyümüzü çok daha yaşabilir bir yer olma yolunda bizlere fikirler veriyor. Dernek fikrini bulan, düşünen, emek veren, destekleyen ve yorulmadan çalışmalarına devam eden büyüklerimize en derin şükranlarımı bildirir ve saygılar sunarım.



Mehmet Ali IŞIK



Okunma Sayısı: 2139

216.73.216.215

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Konya Ilgın Büyükoba Köyü Derneği

© Copyright 2025  V4.7 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi